Okul Aile
1-Çocuklar okula nasıl hazırlanmalı?
Okul yaşam içerisinde, çocuklarımız için önemli basamaktır. Hayatı tanıması, kendi ayakları üzerinde durabilmesi, bir meslek sahibi olabilmesi vb. açıdan gerçekten hayat okulunda olmazsa olmazları arasındadır. Çünkü bu bilgileri her aile aynı imkanlarda çocuklarına sunamamaktadır. Ailelerde bu kurumları kendi verdikleri eğitimin yanında onlara yardımcı olan bir yer olarak görmelidir. Benden bu kadar bu yaştan sonra eti de sizin kemiği de sizin denmemelidir. Ve birçok ailemiz maalesef böyle yaptığından öğrenci okulda başarısız olmaktadır. Sadece öğrenci için bir sorgu, sene sonu karne notları olarak algılanıyor. Notumu alırım ailemin dilinden kurtulurum nazarıyla bakıyor. Bundan dolayı hangi seviyede olursa olsun her eğitim-öğretim başında öğrenci sanki ilk defa başlıyormuş gibi heyecan yaşanmalı, bu sene alacağı notların değil, bilgilerin hayatta çok işe yarayacağını belirtmelidir. Zaten bu bakış açısı olduktan sonra iyi notlarda gelecektir. Nasıl anne baba yaptıkları mesleği benimsemişler ve her gün işe gidiyorlar ve severek yapıyorlarsa çocuklarımızda öğrenci olma sorumluluğu içerisinde okula gider, ders dinler ve bu bilgiler bana hayat boyu lazım olur gözüyle bakarsa daha başarılı olur. Bu konuda da ailelerimize çok görevler düşmektedir. Çocuğun okula alışmasında, sorumluluğunu bilerek devam etmesinde aşırı da olmamak şartıyla aile eğitimin yanında hissedilmeli. Özellikle ilköğretime yeni başlayan, 8. sınıftan sonra okul değiştiren ve ortaöğretimi bitirip bir üniversiteye başlayan öğrencilerin bir uyum süreci vardır. Bu uyum süreci eğer iyi geçmezse okul öğrenci ve ailesi için çekilmez bir hal alıyor. Hayatta da düzeltilmesi zor yaralar açıyor. Okul alanının yaramazlıkların yapılacağı, fırsatların değerlendirileceği bir mekan olarak algılıyorlar.
Milli Eğitim Bakanlığı bu sene ilk defa bir uygulamaya imza atıyor. Bu gerçekten iyi düşünülmüş bir ilke. Çünkü biz okulu ne kadar sevdirirsek o kadar hayat boyu çocuğumuz adına iyi olur. İlköğretime ilk defa başlayacak olan miniklerime okullarının kapıları bir hafta öncesine açılıyor. Bu süreçte öğrenciler ve veliler okula hazırlanacak ve eğitim dönemi olunca zorlanmayacak. Burada sadece öğrencinin alışması önemli değil velinin de çocuğunu emanet edeceği yer ile ilgili bilgi sahibi olması ve okulu ikinci bir evi gibi görmesine yardımcı olacak. Bugün gitmek istemiyorsan okula gitme veya kendi özlediğinden dolayı okuldan gidip ders ortasında çocuğu almak doğru bir davranış değildir. Okuldaki değerleri çocuğun gözünde değerli kılmalı, eleştiriler yapılmamalıdır. Eğer yapılacaksa ilgili kişilere olumlu eleştiriler yapılmalıdır.
2-Ders çalışmak için en iyi vakit ne zamandır?
Ders çalışmak için en iyi vaktin ne olduğu kişiden kişiye göre değişir fakat günün belirli vakitleri diğer saatlerine göre daha verimli değerlendirilmesi gereken zamanlardır Örneğin zihnin açık olduğu sabah vakitleri öğlenin bir kısmı akşamın belirli saatleri daha kolay öğrenilebilen zamanlardır. Yine yatmadan önce tekrar edilen bilgiler uyku esnasında unutma azaldığı için daha kalıcı olacaktır değerlendirilmesi gereken fırsatlardan biride bu zamandır. Öğrenciler bunu daha zor anladıkları dersleri çalışmakta kullanabilirler
Her öğrencinin ders çalışma alışkanlığı farklı olduğu gibi zamanları da farklıdır. Ders çalışmayı şu zaman bu zaman diye ertelemek doğru değildir Önce belirli bir program yapılmalı ve ona uygun hareket etmelidir bazı eksiklikler aksaklıklar olsa da Programın dışına çıkmamaya gayret etmelidir. En kötü program programsızlıktan iyidir Zamanın altın değerinde olduğunu ve tekrarının mümkün olmadığını düşünerek ders çalışmak için ayırdığımız vakti iyi değerlendirmeliyiz Doğru ders çalışma alışkanlığı ve planlı olmakta bize zaman kazandıracaktır
Ders çalışmak için her gün iyi ve yeterli vakit vardır sadece verimin en yüksek olduğu zamanları iyi belirlemek günümüzü ona göre planlamak gerekir aralıklı öğrenme son ana sıkıştırmama da zamanı iyi kullanmada bize yardımı olacak ipuçlarındandır.
3-Nasıl ders çalışmalı?
Ders çalışmak amaç değil hedeflere ulaşmada araçtır. Bu aracı doğru kullanabilmek başarılı olmak için oldukça önemlidir. Ders çalışmada önemli hususlardan biride derse karşı istekli olmaktır Öğrenci eğer küçük yaşlardan itibaren daha ilköğretim sıralarında ders çalışmayı severse ileriki yıllarda da bu konuda sıkıntı yaşamayacaktır.
Ders çalışmada püf noktalarından biride doğru ders çalışma alışkanlığını kazanabilmektir. Doğru ders çalışma alışkanlığını kazanmak önce öğrencinin kendisini iyi tanıması, öğretmeninin ve ailesinin de ona yardımcı olmasıyla mümkündür
Öğrenci ders çalışmaya başlamadan önce dersi ne kadar iyi dinlediğini ve anlayıp anlamadığını düşünmelidir eğer varsa derse karşı olumsuz bir tutumu nedenini araştırmalı çözüm yolunu bulmalıdır. Ders çalışmasını hedefleriyle doğru oranda artırmalıdır. Öğrencinin kendisine özgüveninin olması da ders çalışmasını kolaylaştıran etkenlerdendir ne kadar yapabileceğine inanırsa o kadar çok çalışacak ve başarılı olacaktır
Ders çalışma alışkanlığı öğrenciden öğrenciye farklılık gösterir her öğrenci kendisi için en verimli metodu deneyerek öğrenmelidir söz gelimi yazarak mı? Anlıyor daha çok tekrar ederek mi? birisi anlattığında mı? Yalnız çalıştığında mı? Tüm bunları hesaba katarak kendisine başarısını artıracak en uygun ders çalışma metodunu geliştirmelidir. Ders çalışma metotları sayısal derslerde farklı sözellerde farklı olacaktır. Bütün öğrenciler her derste aynı derecede başarılı olmayabilir okul hayatının ileriki yıllarında başarıya yeteneğe göre alanlara ayrılmalarda bu dikkate alınmalıdır çünkü öğrenci sevdiği dersi daha iyi çalışır ve daha başarılı olur.
Ders çalışma alışkanlığında aileye ve öğretmene de büyük paylar düşüyor, öğretmenler daha ilkokul çağlarında öğrencilere ders çalışmayı eğlenceli hale getirmenin yollarını öğretmeli böylece küçük yaşta ders çalışmayı seven öğrenciler olacaklardır doğal olarak ta bu durum okulu sevmelerine ve başarılı olmalarına yardımcı olacaktır
Ders çalışmada başarıyı öğrenci kendisini iyi tanıyarak, hedef koyarak, belirli bir plan dahilinde çalışmayı alışkanlık haline getirerek kazanabilir
4-Evde çalışma ortamı nasıl olmalı?
*Bireyin başarılı olmasında çalışma ortamının etkisi büyüktür. Ortam bireyi çalışmaya itecek psikolojik ve fiziksel nitelikler taşımalı. Çalışma ortamı aydınlık ve yeterince ısıya sahip olmalıdır.
*Odanın tertipli ve düzenli olması, ders çalışma planının görülebilecek bir yerde asılı bulunması gerekir.
*Ortamın havalandırılması bireyin zevkle çalışmasını sağlayacaktır.
*Masa başında ders çalışmaya başlama, öğrenciyi daha kısa sürede motive eder. Çalışma masası odanın en güzel yerine konmalıdır.
*Çalışmak için oturulan sandalye de çalışmaya uygun olmalıdır.
*Çalışma odasına asılan afiş ve posterlerin öğrenciyi çalışmadan alıkoyan nitelikte olmaması gerekir.
*Öğrenci kendisine çalışmaya yöneltecek sloganlar üretebilir.
*Ders çalışmayı etkin hale getirmek için bazı sloganlar;
– Üşenme, erteleme, vazgeçme.
– Her şey daha iyi bir gelecek için
– Karakterin en önemli yardımcısı, yılmayan bir azimdir
– Üniversiteye giden yol ders çalışmaktan geçer vb.
RAHATLATICI PRATİK TAVSİYELER;
*Bir bardak su için ve çalışma masanızda bir bardak su bulundurun.
*Ara sıra ayağa kalkarak gerilin, bir iki dakika basit bedensel hareketler yapın.
*Bir sonraki çalışmanızı zihninizde canlandırın.
*Dinlenme süresini sizi rahatlatacak bir müzik dinleyerek geçirin.
*Gözlerinizi rahatlatacak göz egzersizleri yapın.
*Nefes egzersizlerini yapmayı ihmal etmeyin.
*İşaret ve başparmağınızla alnınıza masaj yapın, hayalinizde en sevdiğiniz yerde olduğunuzu düşünün.
5-Öğretmen, öğrencilere nasıl davranmalıdır?
Derse girince öğrencilerinize değer verdiğinizi göstermeliyiz ve onları çok sevmeliyiz. Unutmayalım ki insan ancak sevdiğinden bir şey öğrenir.
Öğrencilerimiz değerlidir. Biz ayrıca değer verdiğimizde, değerlerin arttığını göreceğiz. Öğrencilerimize değer vermekle ilgili şunları diyebiliriz.
1.Öğretmen sınıfa güler yüzle girmeli ve mutlu bir şekilde selam vermelidir. Selam verirken, yönünü öğrencilere dönmelidir. Çünkü öğretmenin öğrencileri ile yüz yüze olması, onun öğrencilere verdiği değerin ifadesidir.
2.Öğrencilerin hal ve hatırlarını sorduktan sonra derse başlamalıdır. Derse girişte zamana ve duruma göre onlarla sohbet etmeli. Onlardaki olumlu değişikliklere dikkat çekerek yer yer iltifatta bulunmalıdır.
3.Öğretmen, öğrencilerinden dersteki durgunluğu, hareketsizliği, neşesizliği ile dikkat çeken öğrencileri ile mutlaka ilgilenmelidir.
4.Öğretmen derse gelmeyen öğrenciyi yok yazıp geçmemeli, gelmeyişinin sebebini araştırmalı hasta ise evine telefon açmalı ya da arkadaşlarından bir grupla ziyaret etmelidir.
5.Öğrencilerinizi asla karşınıza alıp onları yenmeniz gereken rakipler olarak görmeyin. Onlarla dost olmaya çalışın ders sırasında;”Sus!”, “Şimdi soru sormanın zamanı mı?”, “Sen çok gevezelik ediyorsun!”gibi cümlelerle azarlayan bir öğretmen öğrencilerinin özgüvenlerini kırar onlarda aşağılanmışlık duygu oluşmasına sebep olur.
6.Öğrencilerinize karşı elinizden geldiğince sabırlı olmalısınız. Ufak sorunlar karşısında öğrenciyi azarlayarak susturmaya çalışmanız onların sevgi ve sempatisini kaybedebilirsiniz.
7.Sürekli açıklarını arayıp, onlarla alay etmeye çalışmamalıyız sınıf içinde onları küçük düşürmeye hiçbir zaman teşebbüs etmemeliyiz.
8.Öğrencilerimize güven vermeliyiz. Çünkü güvenin olduğu yerde çok az yalan, pek az aldatmaca ve pek az kötü davranış görülür.
9.Tavır ve davranışlarımızla öğrencilerimizi rencide etmemeliyiz.
10.Öğrencilerimizle sağlıklı ilişkiler kurmalıyız.
6-Öğrenciler hayal kırıklıkları yaşamamak için nasıl davranmalı.
Hayal bir davranışın, gerçekleşmemiş öncesi zihinde oluşmuş halidir. Hayallerimiz bize yön verir. Ve hayallerimizin arkasında koşar dururuz. Öğrencilerin de her dönem başına hayalleri, idealleri vardır. Teşekkür almak, takdir almak, OKS’de iyi bir okula yerleşmek, ÖSS’de iyi bir üniversite kazanmak gibi. Bu hayallere de kolay yollardan ulaşılmaz. Öncelikle öğrencinin nasıl bir metotla bu hayallerine ulaşılabileceğini uzman bir kişiden yardım alınmalı. Yapılacak olan tavsiyeler dikkatle uygulanmalıdır. Ailelerinde söyleyecekleri tavsiyelerde göz önünde tutulmalıdır. Hangi durumda olursa olsun öğrenci mutlaka bir ders planına ihtiyacı vardır. Kendinin de bilinçli bir şekilde değiştirebileceği bu plan öğrenmesi gereken bilgileri daha düzenli bir şekilde almasını sağlayacaktır. Yapacağı düzenli tekrarlar, konunun pekişmesi için çözeceği sorular yaşayabileceği olumsuz sonuçları ortadan kaldıracaktır. OKS ve ÖSS gibi büyük sınavlarda yarışacak öğrencinin fazla olması ve ideal yerlerin kısıtlı olması daha çok çalışmayı gerektirecektir. Bu sınavlara yüklenen anlam yaşanacak hayal kırıklığı ile paralel durumda olacaktır. Bu sınavlar da çok öğrencinin olması yerlerin az olması hayal kırıklılığı oranını artırmaktadır.
7-Aileler nasıl davranmalı? Nasıl destek ya da köstek olabilirler? Öneriler
Eğitimin vazgeçilmez taşlarından olan aileler nasıl hayat boyu çocukların yanında oluyorsa eğitim boyunca da yanlarında olmalıdırlar. Ben ilkokul mezunuyum, ben lise mezunuyum, bizim zamanımızda böyle dersler yoktu gibi laflarla öğrencinin yanında yer almamak onu tek kanatlı olarak hayata hazırlamak demektir. Onlarda takip etmeli ilgili kişilerden bilgi alınmalıdır. Öğrenciler aileleri bir tehdit unsuru değil bir destekçi olarak görmek isterler. Sevinçlerini ve üzüntülerini paylaşabilecekleri bir yuva olsun isterler. Diğer türlü öğrenciler yalana başvurabilirler. Okul hayatı hep sınavlarla doludur. Sınavlar öğrenilen bilgilerin öğrenilme derecesini ölçer. Bu değerler bize öğrenilen bilgiler hakkında fikir verir. Burada bir sıkıntı varsa öğrencinin çalışma alışkanlıkları gözden geçirilir. Bu alışkanlıkların oluşmasında ne kadar öğrencinin ne kadar ailenin etkisi olacağı düşünülür. Aile bu konuda hep öğrenciden beklenti içerisinde olmamalıdır. Gerekirse uzman bir kişiden yardım alınmalıdır. Bazen çok büyük gibi görülen problemler karşılıklı bir konuşma ile giderilebilmektedir. Önemli olan sağlıklı bir iletişim kurabilmektir. Daha çok tek taraflı problem paylaşmalar diğer taraftaki problemleri artırmaktadır. Öğrencinin anneye yakın durması, babadan uzak durması, babanın mesafe koyma adına öğrenciyi dinlememesi, problemlerini görmemezlikten gelip sene sonunda görüşürüz yaklaşımı öğrenciyi derslere karşı kaygılı duruma getiriyor. Aileler kendi yetişmiş oldukları dönemler ile şu andaki çocuklarının dönemlerini karşılaştırılıyorlar. Geçmişten elbette alınacak dersler vardır ama çocuklarımızı dönemimize göre yetişmeliyiz. Yeniliklere açık olmalıyız. Çocuklarımız bu açıdan yetişmeli. Bu da bütün imkanları sunacağız kendisi yan gelip yatacak anlamına gelmez. Ben çektim çocuğum çekmesin bütün imkanları ben sunayım deyip de bir kenara çekilmekte pek uygun bir davranış olmasa gerek. Asıl psikolojik açıdan hedeflerini seçmiş, ders çalışma alışkanlığını kazanmış öğrencilere imkanlar dahilinde çalışma ortamı da hazır hale getirmeliyiz. Ama bu çalışma odalarının ve ya çalışma köşelerinin kontrolü yine ailede olmalı. Kapalı kapılar ardında dersin dışında (TV, müzik, internet vb ) faaliyetler ders çalışmayı engellememeli. Sonuç olarak aile ve öğrenci olarak ders çalışmayı nasıl gündemde tutarız bunlar üzerinde durulmalı. Bu konularla ilgili nasıl bilinçlendirme kazanırız bunun üzerinde durulmalı. Çok sık uyarılarla da çocuğumuzla aramıza buzların girmemesine dikkat etmeliyiz.